Basitlik Kanunları John MAEDA

Basitlik Kanunları John MAEDA

Get Started. It's Free
or sign up with your email address
Basitlik Kanunları John MAEDA by Mind Map: Basitlik Kanunları John MAEDA

1. 0. Giriş

1.1. 2004’te Media Lab’de, AARP, Lego, Toshiba ve Time da dahil olmak üzere on kurumsal ortaktan oluşan MIT BASİTLİK Konsorsiyumu’nu (MIT SIMPLICITY Consortium) kurdum.

1.2. .. David Pogue’un 2006 yılında Monterey’deki yıllık TED Konferansı’ndaki sunumunda da belirttiği gibi, ‘’basitlik satar’’. Apple iPod’un…

1.3. Hollandalı şirketler topluluğu Philips.

1.4. Yönetim Kurulu Üyesi Andrea Ragnetti tarafında Philips’in ‘’Basitlik Danışma Kurulu’’na (BDK) katılmak üzere davet edildim.

1.5. BU KİTAP KİMİN İÇİN?

1.6. Bir sanatçı olarak bu kitabı ‘’sırf orada olduğu için’’ bir dağa tırmanma ruhuyla yazdığımı söylemek isterdim.

2. 1. Kanun AZALT

2.1. Bir sistemi basitleştirmenin en kolay yolu işlevselliği ortadan kaldırmaktır.

2.2. Peki ya sevdiğiniz bir sahneyi tekrar izlemek ya da o çok önemli tuvalet arasında filmi durdurmak isterseniz? Temel soru, basitlik ile karmaşıklık arasındaki denge nerededir?

2.3. NE KADAR BASİTLEŞTİREBİLİRSİNİZ? <----> NE KADAR KARMAŞIK OLMASI GEREKİYOR?

2.4. İdeal bir basitlik durumuna ulaşma süreci gerçekten karmaşık olabilir…

2.5. Basitliğe ulaşmanın en basit yolu dikkatli bir azaltmadır. Ama neyi kaldırdığınıza dikkat edin.

2.6. SHE

2.6.1. küçült (SHRINK)

2.6.2. gizle (HIDE)

2.6.3. şekillendir (EMBODY)

2.7. SHE: KÜÇÜLT

2.7.1. Küçük, beklenmedik bir nesne beklentilerimizi aştığında sadece şaşırmakla kalmaz memnun da oluruz.

2.7.2. Basitlik önemsiz görünmesi ve dikkatten kaçması muhtemel bir şeyin verdiği beklenmedik memnuniyettir. Bir nesne ne kadar küçük olursa kötü davrandığında onu bağışlama ihtimalimiz de o kadar artar.

2.7.3. İnsanın boyutlarına göre çok daha geniş olan bir nesne hak ettiği saygıyı talep ederken küçük bir nesne merhametimizi hak eden bir şey olabilir.

2.7.4. ...‘‘büyük olanlardan kork, küçük olanı sev’’ kuralının istisnalarıdır.

2.7.5. … yani görünüm yanıltıcı olabilir.

2.7.6. Kırılganlık karmaşıklığa karşı zaruri bir güçtür, zira merhamet uyandırabilir –tesadüfe bakın ki bu sözcük de (PITY) basitlik (SIMPLICITY) sözcüğünün içinde yer almaktadır.

2.7.7. Bir nesnenin narin ve kırılgan görünmesini sağlama bilimi, sanat tarihi boyunca uygulanmış bir beceridir.

2.7.8. … düz ekran olan LCD’ler ve plazmaların mümkün olduğunca az yapısal desteklerle ya da daha uç örneklerde ise görünmez bir Lucite platformun üzerine oturtulmak suretiyle daha da hafif görünmeleri sağlanır.

2.8. SHE: GİZLE

2.8.1. Bu yönetim klasik bir örneği İsviçre ordu çakısıdır. Bu çakıda, sadece kullanmak isteyeceğiniz araç görünürken, diğer bıçaklar ve parçalar gizlenmiştir.

2.8.2. Karmaşıklığı dahiyane mekanik kapaklar ya da küçük ekranlarla gizlemek aldatmanın aleni bir şeklidir. Eğer aldatma kötü niyetten ziyade daha çok bir sinir gibi görünüyorsa, o zaman gizlenmiş karmaşıklıklar baş belasından ziyade bir zevk haline gelir.

2.8.3. Bir nesneyi KÜÇÜLTmek beklentileri azaltır ve karmaşıklıkları gizlemek beklentileri bizzat cihazın sahibinin yönetmesine izin verir.

2.9. SHE: ŞEKİLLENDİR

2.9.1. Tüketiciler daha küçük, daha az işlevsel bir ürüne ancak onun daha fazla özelliği olan daha büyük versiyonundan daha değerli olduğunu düşünürlerse yöneleceklerdir.

2.9.2. gerçek kaliteye…

2.9.3. Algılanan mükemmellik, pazarlamanın gücüyle tüketicilerin…

2.9.4. Bir pazarlama mesajı ünlü bir insan dahil olmadan bile kaliteye olan inancı artırmak için güçlü bir araç olabilir.

2.9.5. Önerinin gücü gerçekten büyük.

2.9.6. …’’iyi parçalar muhteşem bir ürün yaratabilirse inanılmaz parçalar efsanevi bir ürüne yol açabilir’’ şeklinde basit bir felsefeyi kullanıyor.

2.9.7. Buna karşın daha az kaliteli bir plastiktense üstün kaliteli bir materyalin kullanılmasının yarattığı kişisel tatmin de hoşuma gidiyor. Materyalizmin olumlu yanı, sahip olduğumuz bir şeyin bize hissettirdiği duygunun nasıl hissettiğimizi değiştirebilecek olmasıdır.

2.9.8. Bang & Olufsen

2.9.9. Gerçek ve algılanan kalitenin harmanlanması…

2.9.10. … GİZLE kanunuyla açık bir çekiliş olarak algının bir şekilde görünür hale getirilmesi gerekir. Birimin üzerindeki silik bir ‘’3 CCD’’

2.9.11. Zimmer ifade edilemeyen özelliklerin reklamını yapmak, özellikle söz konusu mesaj basit bir şekilde gerçeği yansıttığında gereklidir.

2.10. SONUÇ

2.10.1. Özdeğeri kaybetmeden azaltabileceğiniz kadar şeyi azaltın ve geri kalan her şeyi de gizleyin. Geliştirilmiş materyaller ya da diğer üstü kapalı mesajlarla daha kalite duygusunu ŞEKİLLENDİRmek, KÜÇÜLTme ve GİZLEmeyi kurnazca dengelemede önemli bir etkendir.

2.11. Video

2.11.1. Basitlik Kanunları John Maeda 1. Kanun Azalt

3. 2. Kanun DÜZENLE

3.1. Düzenlemek, çok olanın az görünmesini sağlayan bir sistem yaratır.

3.2. Yaşam alanında basitliğe ulaşmanın üç tutarlı stratejisi vardır.

3.2.1. 1) daha büyük bir ev almak,

3.2.2. 2) gerçekten gereksinim duymadığınız her şeyi depoya kaldırmak ya da

3.2.3. 3) mevcut varlıklarınızı sistemli bir şekilde düzenlemek.

3.3. … geniş bir ev, belli bir alan başına düşen dağınıklık oranını azaltır. Ancak nihayetinde daha fazla yer, daha fazla dağınıklığa da imkan verir. Depolama yöntemi boş alan oranını artırır.

3.4. … Door to Door gibi kolay depolama hizmetleri ve Container Store gibi akıllı mobilya satıcılarının—patlama yapmasını anlamlı buluyorum.

3.5. Karmaşıklıktan kurtulma sürecinde sorulması gereken sadece iki soru vardır. ‘’Ne saklanacak?’’ ve ‘’Nereye konulacak?’’.

3.6. ‘’Ne neyle gider?’’

3.7. Düzenlemek, çok olanın az görünmesini sağlayan bir sistem yaratır. Tabii ki bu grupların sayısı düzenlenecek eşyaların sayısından bariz bir şekilde az olduğunda işe yarayacaktır.

3.8. SLIP

3.8.1. Sınıflandır (SORT)

3.8.2. etiketle (LABEL)

3.8.3. birleştir (INTEGRATE)

3.8.4. öncelikleri belirle (PRIORITIZE)

3.9. Sınıflandır (SORT)

3.9.1. SORT

3.10. Etiketle (LABEL)

3.10.1. Her bir grubun ilgili bir adı olmalıdır. Eğer bir ada karar verilemiyorsa, bir harf, sayı ya da resim gibi keyfi bir kod da kullanılabilir.

3.10.2. LABEL

3.11. BİRLEŞTİR (INTEGRATE)

3.11.1. Mümkün olduğunda bariz bir şekilde birbirine benzeyen grupları birleştirin.

3.11.2. INTEGRATE

3.12. ÖNCELİKLERİ BELİRLE (PRIORITIZE)

3.12.1. Son olarak yüksek öncelikli maddeleri en çok ilginin onlara gösterileceğinden emin olmak için tek bir dizi içerisinde toplayın.

3.12.2. Pareto İlkesi kullanışlıdır: Herhangi bir grup veri içerisinde yüzde 80’inin düşük öncelikli olarak idare edilebileceğini ve yüzde 20’sinin de yüksek öncelikli olduğunu farz edin.

3.12.3. PRIORITIZE

3.13. İnsanlar düzenleme yapan hayvanlardır. Gördüklerimizi gruplandırmadan ve kategorize etmeden duramayız.

3.14. Almanya, 1919’da kurulmuş olan efsanevi Bauhaus Okulu ile muhtemelen tasarımın ilk ortaya çıktığı ülkedir. Dahası tasarım sözcüğünün Almancasının gestaltung olması tesadüf değildir. Geleneksel olarak BMW, Audi ve Braun gibi Alman şirketleri zihne mükemmel bir şekilde uyması arzu edilen tasarım çözümlerini savunurlar. Bu şirketlerin ortak hedefi dur durak bilmez bir şekilde bir gereksinime en çok uyan geştaltı bulmak olmuştur.

3.14.1. Bauhaus - Vikipedi

3.14.2. Bauhaus - Wikipedia

3.14.3. Bauhaus-Universität Weimar: University

3.15. Bulanıklığın estetiğine, Monet’in empresyonist resimlerine ve onun minik fırça darbelerinden oluşan puslu bulutlarından ressam Georgia O’Keeffe’nin stilize edilmiş çiçek tasvirlerine kadar değişen bir yelpazede sanat tarihinde sık rastlanır

3.15.1. Monet

3.15.1.1. Monet

3.15.1.2. Claude Monet

3.15.2. Georgia O'keeffe

3.15.2.1. Georgia O'keeffe

3.15.2.2. Georgia O'keeffe

3.16. GÖZLERİNİZİ AÇMAK İÇİN KISIN

3.16.1. Gruplar iyidir; ancak çok fazla grup kötüdür zira bu öncelikle gruplandırmanın amacına aykırıdır.

3.16.2. Bu, zihnin bulmaca çözme ve doğru geştaltı bulmaya yönelik doğal açlığını doyurur.

3.16.3. Dünyaya gözlerinizi kısarak bakın. Daha az görürken aslında daha fazlasını göreceksiniz.

3.17. Video

3.17.1. John Maeda Basitlik Kanunları / Kanun 2 Düzenle

4. 3. Kanun ZAMAN

4.1. Zamandan yapılan tasarruflar basitlik gibi gelir.

4.2. … hepimiz, ister tüketici ister bir şirket olalım, sıklıkla zamanın akışını yenmek için yollar bulmaya çalışırız.

4.3. Hızda dikkate değer oranda verimliliğe ulaşmanın…

4.4. Bekleyerek geçirdiğimiz zamanı azaltmak demek, bu zamanı başka bir şey için harcayabileceğimiz…

4.5. SHE: ZAMANI KÜÇÜLTMEK

4.5.1. Yine de zamandan tasarruf etmek için aldığım bu kişisel riskler, işletme düzeyindeki daha büyük risklerle karşılaştırıldığında çok minik kalır.

4.5.2. Beş dakikada yapılacak bir işi bir dakikada yapılacak bir iş haline getirmek operasyon yönetiminin varlık nedenidir.

4.5.3. 2006’da Toyota’nın GM karşısında yükselişinde önemli bir rol oynadı.

4.5.4. ‘’Bilgisayara takın ve…

4.5.5. Evet doğru duydunuz: Tamamen gelişigüzel!’’… Heyecanımı gizleyemedim ve şunu merak etmeye başladım: Apple ürün tasarımında beyazın kullanımını icat ettikten sonra, şimdi de gelişigüzelliği mi icat etmişti?

4.5.6. … daha az önem vermek suretiyle zamandan tasarruf edebiliriz. Önemli olmayan tercihleri başkalarının yapmasına izin vermek sağlam bir mücadele stratejisi olabilir.

4.6. SHE: ZAMANI GİZLEMEK VE ŞEKİLLENDİRMEK

4.6.1. Şekillendirmek

4.6.1.1. Zaman hareket ve hız yanılsaması yaratmak için ‘’endüstriyel tasarım’’ kullanılarak daha aldatıcı bir şekilde şekillendirilebilir. 1930’lardan Raymond Loewy.

4.6.1.2. Raymond Loewy.

4.6.1.2.1. Raymond Loewy

4.6.1.3. Loewy’nin uçuş ve jet tahrikinin estetiğinden etkilenmiş olduğu…

4.6.1.4. Örneğin, bir elektrikli süpürge ya da tost makinesi, bu nesnelere bir uçağın görsel özelliklerinin verilmesiyle daha süratli ve hafif görünür hale getirilebilir.

4.6.1.4.1. Streamlining

4.6.1.4.2. kalem açma makinesi

4.6.1.5. Endüstriyel tasarım her ne kadar yanıltıcı olsa da tüketicinin bakış açısına göre arzulanır…

4.6.1.6. Daha ileri gittiğimizi hissedebilmek için her türlü olumlu teşvike gereksinim duyarız, öyle değil mi?

4.6.2. Gizlemek

4.6.2.1. … zamandan tasarruf etmenin alternatif bir aracı da ortamdan zaman göstergelerini kaldırmak suretiyle zamanın geçişini gizlemektir.

4.6.2.2. Pek çok insan gibi ben de hiçbir zaman zamanımın kalmadığını hissetmeme neden olduğunu fark ettiğim için kol saati takmayı uzun yıllar önce bıraktım.

4.6.2.3. Tipik olarak böyle yerlerde herhangi bir saat ya da günün hangi saatinde olduğumuzu ortaya çıkaracak pencereler bile yoktur.

4.6.2.4. … bir saatin donmuş akrep ve yelkovanını gördüğümüzde ve orada oturup…

4.6.2.4.1. … batma hissine…

4.6.2.5. Zamanın yapısı itibariyle ileri doğru ilerlemesi doğal olduğundan zamanın aktığını görmek isteriz.

4.6.2.5.1. Bir saatin ileriye doğru giden tıklamasını duymak her şeyin iyi olduğunu temin eden bir işarettir.

4.6.2.5.2. Aktarma emrini verirdiniz ve bu işlemin ne kadar süreceğini bilmeksizin bitmesini beklerdiniz. Donmuş bir bilgisayar donmuş bir saat gibidir ve dolayısıyla bu işkencevari bekleme deneyimiyle psikolojik olarak başa çıkmanın yolları ‘’ilerleme çubukları’’ şeklinde ortaya çıkmıştır.

4.6.2.5.3. İlerleme grafik olarak gösterildiğinde veya bir ‘’ilerleme çubuğu’’ gösterildiğinde kullanıcı, bilgisayarın söz konusu işlemi böyle bir şey gösterilmediğinde olduğundan daha hızlı bir şekilde tamamladığını algılıyordu.

4.6.3. TİK TAK TİK TAK

4.6.3.1. Bazen bu olağan bekleme deneyimi dramatik boyutlara ulaşabilir. Mesela yüzlerce insana bir sunum yapmak üzereyken çok önemli bür dosyayı taşınabilir bellekten sunum yapacağınız bilgisayara aktarırken ve herkes sizin başlamanızı beklerken ve ilerleme çubuğu tembel bir şekilde ilerlerken ve sonunda dururken! Ve beklerken. Makine sizin kendisine olan inancınızı sınar ve sessiz bir şekilde ve alay edercesine ‘’İptal’’e basmanızı gerektirir. Yüzlerce göz üzerinizdedir. Süreci yeniden başlatmaya cesaretiniz var mı? O ana kadarki bekleyişe rağmen olası daha uzun bir bekleyiş için kumar oynar mısınız? Kendinizi şanslı hissediyor musunuz?

4.6.3.2. Buna karşın hızlı olan ucuz bir şekilde sağlanmaz.

4.6.3.3. … posta ile gödermek…

4.6.3.4. Doğrudan bir uçuş aktarmalı uçuşlara göre zaman kazandıracaktır; ancak dikkate değer bir şekilde daha pahalıya patlayacaktır.

4.6.3.5. Bir süreci hızlandırmak gibi bir seçenek olmadığında, müşteriye fazladan ilgi göstermek bekleme deneyimini daha tahammül edilebilir kılar. Whole Foods mağazasında Şükran Günü döneminde mağazanın başından sonuna kadar kıvrılan sırayı kontrol etmesi

4.6.3.5.1. Bakınız

4.6.3.6. Dolayısıyla zamandan tasarruf etmek demek nicel olarak hızlı ile nitel olarak hızlı arasındaki değiş tokuştur.

4.6.3.7. bknz

4.7. video

4.7.1. John Maeda Basitlik Kanunları / Kanun 3 Zaman

5. 4. Kanun ÖĞREN

5.1. Bilgi her şeyi daha basit kılar.

5.2. ‘’righty tighty, lefty loosy’’

5.3. Bir şeyi öğrenmek için zaman ayırmaktaki sorun genellikle zamanınızı boşa harcadığınızı hissetmenizdir, yani Üçüncü Kanun’un bir ihlali. Hepimiz ‘’bodoslama atla’’ şeklindeki yaklaşımın farkındayızdır: ‘’Talimatlara ihtiyacım yok, izin verin yapayım.’’ Ancak bu yaklaşım genellikle kullanma kılavuzundaki talimatları takip etmekten daha fazla zaman alır.

5.4. … çocuğa ayakkabılarının bağcıklarını bağlamak gibi önemsiz görünen bir işi öğretmeye çalışmış olan herkes Google’ın sayfa sıralaması algoritmasının kodunu yazmanın daha basit olduğundan şüphe edebilir.

5.5. Öğretme becerim için en çok yararı olan şey öğrenmenin diğer tarafını deneyimlemek idi: bir MBA programında öğrenci oldum.

5.6. Öğretim görevlisi olmak dünyadaki en kolay şey – bütün yanıtları biliyormuş gibi davranmanız yeterli.

5.7. BRAIN

5.7.1. TEMELLER (Basics) başlangıçtır.

5.7.1.1. TEMELLERİ nakletmekteki ilk adım, kendinizi bunları ilk kez öğrenecek olan kişinin yerine koymaktır.

5.7.1.2. … Wolfgang Weingart…

5.7.1.2.1. Weingart, bildiği her şeyi temelin de temeline odaklanarak aktarmak istediklerinin yoğunlaştırılmış özüne varıncaya kadar azaltmayı başarıyordu. Onun bu benzersiz örneği öğretmeye duyduğum heyecanı yeniden alevlendirdi.

5.7.2. Kendini sık sık TEKRARLA (Repeat).

5.7.2.1. George Bush Irak Saldırısı

5.7.2.1.1. Slate.com’un George W. Bush…

5.7.2.1.2. ‘’Basitlik, basitlik, basitlik’’

5.7.2.1.3. Kampanya sürecince Bush terörizm ve Irak ile ilgili aynı basit mesajı tekrar tekrar dile getirdi.

5.7.2.1.4. … Mike Nourse bu noktayı 2004’teki ‘’Terör, Irak, Silahlar’’ adlı video eseri ile pekiştirdi. Nourse çalışmasına Bush’un Irak’ın işgalinden hemen önce yaptığı ve televizyonda yayımlanan bir konuşma ile başlamıştı ve sürekli olarak tekrarlanan kelimeleri silmişti: ‘’terör’’, ‘’kitle imha silahları’’ ve ‘’Irak’’. Nourse çıkardığı bu kısımları topladığında elde ettiği video, konuşmanın toplam süresinin yüzde 10!unu oluşturuyordu. Bunun akabinde Amerikalıların Irak’ın elinde ABD’ye karşı yapılacak terör operasyonlarında kullanılacak kitle imha silahlarının olduğuna dair algısına dayanarak ABD’nin Irak’la savaşa girmesi bir sürpriz olmadı. O dönemde ben de diğer pek çok insan gibi bunun böyle olduğuna ikna olmuştum ve korkuyordum ve bunun nasıl böyle olduğundan emin değildim. Şimdi biliyorum. Tekrarlamak işe yarar.

5.7.2.1.5. Öğrenmek söz konusu olduğunda çaresizlikten KAÇINMAK hedeflenmesi gereken bir şeydir.

5.7.2.1.6. … ama bazen hayranlık çaresizliğe yol açabilir ve yeni olanın bunaltıcı yönlerinin yarattığı kaygılarla baş edebilmek için bir aspirine ihtiyaç duyabilirsiniz.

5.7.3. Çaresizlik yaratmaktan KAÇIN (Avoid).

5.7.3.1. Öğrenmek söz konusu olduğunda çaresizlikten KAÇINMAK hedeflenmesi gereken bir şeydir.

5.7.3.2. … ama bazen hayranlık çaresizliğe yol açabilir ve yeni olanın bunaltıcı yönlerinin yarattığı kaygılarla baş edebilmek için bir aspirine ihtiyaç duyabilirsiniz.

5.7.4. Örneklerle İLHAM VER (Inspire).

5.7.4.1. ’şaşırt ve korku ve hayranlık uyandır’’ stratejisi şaşırmış ve korkmuş olanın cesaretini kırabilir.

5.7.4.2. Öğrencileri ve hatta yeni bir müşteriyi öğrenme süreci içerisine çekmenin en iyi yolu ilham verici, yumuşak bir başlangıçtır.

5.7.4.3. İLHAM öğrenmek için nihai katalizördür: içsel motivasyon dışsal ödüle ağır basar. Birine ya da Tanrı gibi daha büyük bir güce duyulan güçlü bir inanç kendinize duyduğunuz inancı ateşlemenize yardım eder ve size yön verir.

5.7.4.4. Paul Rand

5.7.4.4.1. Paul Rand - American Modernist

5.7.4.4.2. Paul Rand IBM

5.7.4.4.3. Paul Rand

5.7.4.4.4. IBM, ABC, Westinghouse ve UPS’in logoları gibi Amerika’nın…

5.7.4.5. Çaresizlikten uzak durarak güvende hissetmek, temeller konusunda ustalaşarak kendinden emin olmak ve tekrar yoluyla koşullanmak suretiyle içgüdüsel hissetmek, bunların tümü rasyonel gereksinimleri karşılar. Diğerlerinin verdiği ilham en azından benim için gerçek anlamda bir ödül olan daha büyük bir amaç işlevi görür.

5.7.4.6. Eğitim vermek entelektüel hayırseverliğin en yüksek biçimidir.

5.7.5. Kendini tekrarlamayı ASLA UNUTMA (Never forget).

5.7.5.1. ASLA kendinizi tekrarlamayı unutmayın. Yoksa bunu daha önce söylemiş miydim?

5.8. BEYNİNİZİ KULLANIN

5.8.1. Öğrenme belli bir bilgiyi elde etmek için bir istek olduğu zaman en iyi şekilde çalışır. Bazen bu gereksinim, başlı başına asil bir amaç olan zihni ve ahlakı geliştirmektir. Buna karşın çoğunlukla pek çok insanı motive edebilmek için ister iyi bir not isterse bir paket çikolata olsun somut bir ödül gerekir.

5.8.2. … bir insanın ödüle ulaşmak için yapacağı yolculuk tahammül edilebilir hale getirildiğinde daha iyidir. Buna karşın, izlediğimi kabul etmem gereken Fear Factor ya da Survivor gibi reality televizyon şovları bazen sadece ödülün tek başına, ne kadar rahatsız edici bir hale gelecek de olsa o yolculuğu mazur gösterdiğini kanıtlamaktadır.

5.8.3. ‘’Havuç ya da sopa’’ doktrini olumlu ve olumsuz motivasyon, ödül karşısında ceza arasında bir tercihi gösterir.

5.8.4. Bunun yerine, bir öğretim görevlisi olarak geçen 10 yılımın verileri öğrencilerin önüne aşılamaz görünen meydan okumalar koymanın öğrenmek için en iyi motive edici unsur olduğunu göstermektedir.

5.9. İLİŞKİLENDİR-DÖNÜŞTÜR-ŞAŞIRT!

5.9.1. ‘’kahrolası kılavuzu oku’’

5.9.1.1. KKO

5.9.2. En iyi tasarımcılar herhangi bir derse (ya da lanet okumamıza) gerek olmaksızın hemen anlayacağımız sezgisel deneyimler yaratmak için işlevi biçimle evlendirirler. İyi tasarım biraz da hemen hissedilen bir tür aşinalık duygusu yaratabilme becerisine dayanır. ‘’Hey, bunu daha önce görmüştüm’’ tepkisi,

5.9.3. İkinci Kanun’dan da hatırlayacağınız gibi tasarımın geştalt ilkeleri zihnimizin akla yatkın ilişkileri sentezleyerek ‘’boşlukları doldurma’’ becerisine dayanır. Tasarım insanların ilişki kurma dürtüsünü kullanmakla başlar; söz konusu ilişkiyi somut bir nesne ya da hizmet haline dönüştürür ve ideal olanı bunun ardından, hedef kitlenizin çabalarının hakkını verecek küçük bir sürprizin eklenmesiyle tamamlanır.

5.9.4. İLİŞKİLENDİR-DÖNÜŞTÜR-ŞAŞIRT!

5.9.4.1. Xerox’taki araştırmacılar, bir kişi ile o kişiye ait bilgi arasında dikkate değer bir ilişki kurabilmek için bilgisayarların ortaya çıkmakta olan grafik gücüyle ofisteki çalışma masasının ortak paradigmasından birlikte faydalandılar. Gerçek bir masaüstünün belirli özellikleri ekrandaki masaüstüne kolaylıkla dönüştürülebilirdi: Kağıtları içeren klasörler veri dosyalarını içeren klasörlerle ve gerçek çöp kutusu silinmiş veriler için görsel bir çöple eşleştirildi.

5.9.4.2. Gerçek bir masaüstü ile olan bilindik ilişki iyi bir şekilde dönüştürülmüş olan kavramların desteklemesiyle derhal bilişsel bir kabulü getirdi. Ancak ‘’yıkıcı’’ olarak nitelenen teknolojiye geçilmesini sağlama almak için güçlü bir ödül ya da başka şekilde anlamlı bir SÜRPRİZ gerekecekti.

5.9.4.3. … hayal bile edilemeyecek sayıda dokümanı toplama, sınıflandırma, yeniden dağıtma ve yeniden amaçlandırma becerisi olarak kendini gösterdi.

5.9.4.4. İLİŞKİLENDİR-DÖNÜŞTÜR-ŞAŞIRT! kendi deneyiminizi eşleştirebileceğiniz ortak bir deneyimin varlığına dayanır ki bu da söz konusu yaklaşımı sadece belli kültür ve geleneklerle sınırlamaktadır.

5.9.4.5. Örneğin Apple Macintosh’un masaüstündeki ilk çöp simgesi hayatlarında hiç üstünde dikey çubuklar olan metal bir çöp kovası görmemiş olan Japon kullanıcılara anlaşılır gelmemişti.

5.9.4.5.1. Apple trashcan

5.9.4.6. ŞAŞIRTmak, söz konusu benzetme işe yaramadığında istenmeyen bir şey olabilir.

5.9.4.7. Studio65’ın bir kadının dudaklarından esinlenerek hazırlanmış koltuğu…

5.9.4.7.1. Koltuk

5.9.4.8. … benzetmeler ancak bir miktar bilinmeyen, olumlu bir boyut sunarak ŞAŞIRTtıkları sürece kişileri güçlü bir şekilde olaya dahil edebilirler.

5.9.4.9. Karmaşık bir tasarımın kısa yoldan öğrenilmesi için kullanılan bir benzetme hem KONUYLA İLGİLİ hem de leziz bir şekilde beklenmedik olduğunda en çok etkiye sahiptir.

5.10. GERÇEK ÖDÜL

5.10.1. Bir şeyin kullanımı ne kadar zorsa, o şeyi kullanmayı öğrenmenin de o kadar zor olduğu doğru.

5.10.2. Dolayısıyla karmaşık bir nesne, aynı şekilde karmaşık bir kullanım kılavuzu olacağını garanti eder.

5.10.3. Zor işler, eğer ‘’bilinmelerine gerek var’’sa ‘’bilmek iyi’’ oldukları zamandan daha kolay görünür. Tarih, matematik ya da kimya dersini bilmek bir genç için iyidir; ancak araba kullanma kursunu tamamlamak bağımsızlığa duyulan temel bir gereksinimi karşılar. Yaşamımızın başında bağımsızlık için uğraşırız ve yaşamın sonunda da bu böyledir. En iyi ödüllerin temelinde düşünme, yaşama ve var olma özgürlüğüne duyulan temel arzu yatar.

5.11. Video

5.11.1. Basitlik Kanunları 4. Kanun Öğren / John Maeda

6. 5. Kanun FARKLILIKLAR

6.1. Basitlik ve karmaşıklığın birbirlerine gereksinimi vardır.

6.2. Kimse sadece tatlı yemek istemez.

6.3. Aynı şekilde kimse sadece basitlik olsun istemez. Karmaşıklık diğer uçta yer almadığında basitliği gördüğümüzde onu tanıyamayız.

6.4. Bir şeyi, o şeyi başka bir şeyle karşılaştırdığımızda daha iyi takdir ederiz.

6.5. Basitlik ve karmaşıklığın birbirlerine gereksinimi vardır. Pazarda ne kadar karmaşıklık varsa, basitlik o kadar öne çıkar…

6.6. Tasarımda bir basitlik duygusu yaratmak karmaşıklığı bilinçli olarak ve bir şekilde aşikar bir biçimde mevcut kılmayı gerektirir.

6.7. … MP3 çalar piyasasındaki daha karmaşık rakipleri karşısında iPod’un basitliği örneğinde olduğu gibi aynı kategorideki diğer şeylerle karşılaştırılarak gösterilebilir.

6.8. Çözüme en yakın şeyi farklılığın modülasyonunu temel alan ritim kavramında buldum.

6.9. İşin anahtarı basitlik ve karmaşıklığın ritminin zaman ve mekanda nasıl meydana geldiğindedir.

6.10. HİÇ RİTİM YOK

6.10.1. Kendinizi bir yabancıya kartvizitiniz olmaksızın tanıtmak hakaretin en büyüğü olarak kabul edilirdi.

6.10.2. ‘’Beni Google’da arat’’

6.10.3. Bu, diğerlerine benzemeyen tek kartvizit. Eğer üzerinde çiftlik hayvanlarının resimleri olan ince kartvizitler moda olursa, bu kartvizit kesinlikle değerini yitirecektir.

6.11. TANAKA İLE ÇAY

6.11.1. (Tanaka’nın ilk ismi Kanji’de ‘’tek ışık’’ anlamına gelir.)

6.11.2. Ikko Tanaka

6.11.2.1. Ikko Tanaka

6.11.2.2. Bu denli usta olan bir insanın 70’li yaşlarında hala bir öğrenci olduğunu hayal etmek zor;

6.11.3. Örneğin bir dövüş sanatı olan karatede siyah kuşağın gururunun simgesi bu kuşağı solup da beyaz oluncaya kadar kuşanmaktır ve bu başlangıç aşamasına geri dönüşü simgeler. Tanaka Japon tasarımının siyah kuşağı idi.

6.11.3.1. Siyah Kuşak

6.12. RİTMİ HİSSEDİN

6.12.1. En önemli şey basit ile karmaşığın yarattığı ritimdir.

6.12.2. Çeşitlilik ilgimizi çekerken farklılıkların ritmi cezbeder.

6.12.3. Jackson Pollock

6.12.3.1. Jackson Pollock

6.13. Video

6.13.1. Basitlik Kanunları 5. Kanun Farklılıklar / John Maeda

7. 6. Kanun BAĞLAM

7.1. Basitliğin çevresinde olan şeyler kesinlikle daha az önemli değildir.

7.2. Her ne kadar ‘’darlık’’ ve ‘’odak’’ sözcükleri esas olarak aynı anlama gelseler de ilkinin çağrıştırdıkları olumsuzken ikincisinin olumlu bir çağrışımı vardır. Olimpiyat Oyunları’na katılacak olan bir sporcu örneğin ‘’dar’’ değil odaklıdır. Ancak odak her zaman iyi bir şey değildir.

7.2.1. Odak / Büyük Resim

7.3. Kariyerimin tamamen odaktan ibaret olduğum bir döneminde ve böyle bir yaşta öğretmenim Nicholas Negroponte bana bir lazer ışığı olmaktansa ampul olmamı nasihat etmişti. Demek istediği şuydu: Lazer kesinliği ile tek bir noktayı aydınlatabilirsin ya da bunun yerine aynı ışığı çevrendeki her şeyi aydınlatmak için kullanabilirsin.

7.3.1. Nicholas Negroponte

7.3.1.1. A 30-year history of the future | Nicholas Negroponte

7.4. Mükemmellik için uğraşmak genellikle her şeyden önemli olan ön planla uğraşmak uğruna arka planda olan her şeyi feda etmeyi gerektirir. Negroponte’nin meydan okumasını o anda doğrudan karşı karşıya olduğum şeyle ilgili değil, etrafındaki her şeyin anlamını bulmaya yönelik daha büyük bir hedef olarak aldım.

7.5. HİÇBİR ŞEY BİR ŞEYDİR

7.5.1. Bilim, evrendeki entropinin daima arttığını söyler.

7.5.2. Bu ister boş bir alan isterse fazladan bir oda olsun teknoloji uzmanları söz konusu boşluğu doldurmak için bir şey icat edeceklerdir. Benzer şekilde işadamları kaybedilmiş bir fırsat potansiyelinin geçip gitmesini istemeyeceklerdir.

7.5.3. Daha fazla beyaz alan daha az bilginin sunulduğu anlamına gelir. Bunun karşılığında, daha az mevcut olana aynı oranda daha fazla ilgi gösterilecektir. Daha az olan şeylerin değerini daha çok biliriz.

7.6. ORTAM HER YERDE

7.6.1. Uçakla seyahat etme deneyimi her anlamıyla rahatsız edici bir tecrit olarak kabul edilebilir. Hissedecek çok az anlam olduğunda, en küçük bir his bile sinir bozucu şekilde büyüyebilir.

7.6.2. Örneğin ben çevredeki gürültüyü endüstri tipi kulak tıkaçları kullanarak azaltmaya çalışıyorum. Ancak sessizlik yerine, ciğerlerimdeki havanın yavaşça dışarı verilmesini işitiyorum. Başımın üstündeki lambaların ışığını kesmek için maske takıyorum; ancak maskenin kumaşı yüzüme sürtünerek varlığını ve neden orada olduğunu bana hatırlatıyor. Çevredeki küçük şeyler, onlara ilgi göstermeye zorlandığınızda daha fazla önem arz ediyor. Böylelikle arka plan, ya da içinde bulunulan ortam, etrafımızı saran her şey dışında kafamızı takacağımız şey olmadığında, ön plandakinin ya da odaklanılmış olan işin yerine geçiyor.

7.6.3. Sadece rahatlamak amacıyla tropik bir seyahate gittiğinizde, yerin havasını kucaklamak size gereken istirahati sağlar. Bu deneyimin küçük detaylarını –daha temiz hava, daha fazla gülen yüz, lezzetli tatlar vs.- üst üste koyduğunuzda elde ettiğiniz toplam size, özel olan şeyi verir. Otelcilik sektörü ve diğer deneyime dayalı işletmeler bireysel düzeyde dikkat edilmeyen ancak toplamda gerçek bir memnuniyet yaratan ufak detaylara etraflı bir önem vermeyi gerektirir.

7.6.4. Öğle yemeğinde estetiği kuvvetli bir suşi ikram edildi. Kırmızı tuna, pembe somon, beyaz kalamar…

7.6.4.1. Yemeğe başlamak için çubuklara uzandığımda arkadaşım ‘’Bu yemeğin tadı içinde bulunduğumuz odadan etkilendi’’ dedi. Doğruydu. Etrafımdaki, suşinin takdim edildiği

7.6.4.2. tabak da dahil sadece beyaz pirinç yığınının üstündeki ince çiğ balık dilimleri boşlukta yüzüyormuş gibi göründü.

7.6.5. Ortam, herhangi muhteşem bir yemeğin ya da hatırlanmaya değer etkileşimin herkesçe bilinen ‘’gizli sosu’’dur.

7.6.6. Basitliğin ortamsal deneyimini sentezlemek önemsiz görünen her şeye ilgi göstermeyi gerektirir.

7.6.6.1. Mükemmeliyet ayrıntılarda gizlidir

7.7. RAHAT BİR ŞEKİLDE KAYIP

7.7.1. Kendi yerinizi doğruladığınızda söz konusu web sayfasına olan ilgi ortadan kalkar. Rahatlık duygusu yerini monotonluğa terk eder.

7.7.2. Bir kitaba başlamak kolaydır; ancak ortalarda bir yerlerde ne kadar ileride olduğunuzdan emin olamazsınız. Noktayı X’le gösteren basit bir ilerleme çubuğu tam olarak ne kadar ilerlediğinizi ve daha ne kadar yol gitmek zorunda olduğunuzu size söyleyebilir. Dijital kitaplarda bu tür şeylere gereksinim vardır;

7.7.3. … kitsch…

7.7.3.1. Almanca kökenli olan kitsch (kiç diye okunur.) sözcüğü, çirkin ve zevksiz anlamına gelir. Sanatsal anlamda ise Kitsch sözcüğü, sanat değeri olmayan şeylere verilen sanatsal değer anlamında kullanılır.

7.7.4. Bilinmeyenin içinde tamamen kaybolmak ile aşina olanın içinde tamamen bulunmuş olmak arasında önemli bir değiş tokuş vardır. Çok fazla aşina olan şeyin tam anlamıyla mantıklı gelmek gibi olumlu bir yanı vardır ki bu kimilerine sıkıcı gelebilir; hiç bilinmeyenin ise tehlike gibi bazıları için korkutucu olabilecek olumsuz çağrışımları vardır. Bunun için bulunmakla kaybolmak arasında bir değiş tokuş vardır.

7.7.5. HİSSETMEK İÇİN NE ÖLÇÜDE YÖNÜMÜ BİLMEYE TAHAMMÜL EDEBİLİRİM? 🡨🡪 NE KADAR YÖNSÜZ OLMAYI KALDIRABİLİRİM?

7.7.6. Karmaşıklık kaybolma duygusunu içerir; basitlik ise bulunma duygusunu. FARKLILIKLAR başlıklı Beşinci Kanun gereği…

7.7.7. Kendinizi doğru bir şekilde konumlandırdıktan sonra, ritmin içerisinde kaybolmakta tamamen özgürsünüz

7.8. video

7.8.1. Basitlik Kanunları 6. Kanun Bağlam / John Maeda

8. 7. Kanun DUYGU

8.1. Daha fazla duygu daha azından daha iyidir.

8.2. Basitlik çirkin kabul edilebilir. Doğal renginde ya da minimalist biçimde olan her şeyi hor gören annemi ele alalım.

8.3. Konu estetik olduğunda, annem ‘’parıltı’’dan yanadır.

8.4. … basitlik ekonomik olarak mantıklıdır. Basit nesnelerin üretilmesi daha kolay ve daha ucuzdur…

8.5. Ikea’nın…

8.5.1. … basitlik tutumlu tüketici için fayda sağlar. Buna karşın annem gibi basitliğin sadece ucuz olmakla kalmayıp ucuz da göründüğünü düşünen insanlar vardır.

8.6. duyguların fazla olması az olmasından iyidir. Duygular her şeyin üzerine çıktığında da fazla süs ya da anlam katmanları eklemekten korkmayın.

8.7. Bunun AZALT başlıklı ilk kanunla uyuşmadığının farkındayım. Ancak doğru tür bir ‘’fazla’’yı belirlemek için belirli bir ilke kullanıyorum: ‘’hissetmek ve duygularını paylaşmak’’.

8.8. ‘’Biçim işlevin ardından gelir’’ anlayışı tasarımda daha duygusal bir yaklaşım yol açmaktadır: ‘’Duygu biçimin ardından gelir’’. Bu bölümde duygulardan ve bunun bazen gerektirdiği şekilde karmaşıklığa doğru (ve basitlikten uzaklaşan) gidişattan söz edeceğiz.

8.8.1. İşlev --- Biçim -- Duygu

8.9. HİSSETMEK VE DUYGULARINI PAYLAŞMAK: E-TIQUETTE

8.9.1. 1984

8.9.2. … Compuserve…

8.9.3. ;-).

8.9.3.1. İnternete göre bu gülümseme işareti halen Carneige Mellon Üniversite’nde çalışan Bay Scott Fahlman tarafından 1982’de icat edilmiş olabilirmiş. Matbaa harfleriyle dizginin Gutenberg’e kadar giden uzun tarihi göz önüne alındığında bu icadın daha önce ortaya çıkmamış olmasını garip buluyorum.

8.9.4. … doğal karşıladığımız nüanslarını yakalayabilmek yönündeki gereksinimi nedeniyle.

8.9.5. ‘’Seni seviyorum!’’ cümlesi ‘’SENİ SEVİYORUM’’ şeklinde yazıldığında daha fazla anlam ifade etmiyor mu? Bir de bunun 36 puntoyla ve parlak pembe ve sarıyla yazıldığını düşünün, o zaman gerçekten çok fazla şey ifade edebilir.

8.9.6. Her gün zihinleri besleme ve gençlerin kariyerlerini geliştirme ayrıcalığına sahip bir insan olarak insanların duygularını sessize aldıklarının kanıtını görüyorum.

8.10. HİSSETMEK VE DUYGULARINI PAYLAŞMAK: ÇIPLAK ELEKTRONİK

8.10.1. MIT’de bir blog yazmaya başladığımda en sık okunan başlığın ‘’çıplak elektronik’’ (nude electronics) olduğunun farkına vardım.

8.10.2. Tasarımcılar SHE gibi yöntemleri kullanarak bir nesneyi özüne kadar basitleştirip gizemden kaçınabilirler. Ancak postu kırpılmış bir koyun gibi minik, ince nesnelerin bir miktar da soğuk görünmelerinin sorumlusunun SHE olup olmadığını merak etmeden duramazsınız.

8.10.3. Koruyucu ve süsleyici iPod aksesuarlarının patlayan pazarı bu sorunu çözüyor; ancak aynı zamanda da acayip bir soruyu ortaya çıkarıyor. İnsanlar neden bir cihazın basitliğine tav olduktan sonra hemen onu süslemeye girişirler?

8.10.4. … SHE bir nesneyi daha küçük hale getirirken ve böylelikle daha büyük ve karmaşık makinelerden duyulan doğal korkuyu yatıştırırken SHE’nin başarılı bir şekilde uygulanması başka tür bir korkuya yol açar: Nesnenin başına bir şey gelmesinden duyulan endişe. Örneğin öğrencilerimden biri yanlışlıkla kırıveririm korkusuyla ultra ince iPod Nano’sunu yanında taşımaktan korkuyor. Bu durumda bir iPod kılıfı acınacak şekilde aç kalmış gibi görünen sıska cihaz için gereksinim duyulan korumayı sağlıyor.

8.10.5. İkinci neden kendini ifade etmekte ve ideal bir tüketici elektroniği cihazının neredeyse sıfır olan soğukluğunu bir nebze insani sıcaklıkla dengeleme gereksiniminde yatıyor. Esas nesne saf, basit ve soğuk çıplaklığını korurken kılıfı onu sıcak, neşeli ve eğer amaçlanan buysa çok da çirkin bir hale getirebilir. Basit bir nesnenin isteğe bağlı aksesuarlarla kombinasyonu, tüketicilere kendi duygularını ve nesnelerine karşı hissettikleri duyguları ifade etme fırsatı suna

8.11. HİSSETMEK VE DUYGULARINI PAYLAŞMAK: AICHAKU

8.11.1. Büyürken kardeşlerime ve bana çevremizdeki her şeyin, cansız nesneler de dahil olmak üzere her şeyin saygı duyulmayı hak eden bir ruhu olduğu öğretildi. ‘’Fincanın bile mi?’’ diye sorduk. ‘’Masanın bile mi?’’, ‘’Çikletin jelatininin bile mi?’’, ‘’İçinde yaşadığımız evin bile mi?’’… Yanıt daima ‘’Evet’’ idi.

8.11.2. Yaşamın bu kati kuralına göre benim temiz bir parça kağıdı alıp buruşturup atmam bir ceza nedeniydi. Böyle yaparak kağıdın faydalı bir iş yapmaya yönelik varlığını reddediyordum ve kağıda yaptığım saygısızlıktan ötürü ilahi adalet tecelli edecekti. Ailemin inanç sistemi tarihsel Japon geleneği animizm olan Şintoizm’in aşırı bir biçimine dayanıyordu.

8.11.3. Hayao Miyazaki

8.11.3.1. Hayao Miyazaki

8.11.4. Hayao Miyazaki’ninkiler gibi Japonya’daki pek çok animasyon çalışmasında tüm nesnelerin içerisinde yaşayan bir ruhun olduğuna dair inanç kelime oyunlarıyla, canlı ve iyi bir şekilde yer almaktadır.

8.11.5. AIBO robot köpeği plastik, motorlar ve sofistike bir bilgisayardan yapılmıştır. AIBO’nun gerçek bir köpek olmadığı aşikardır; yine de bazı AIBO sahipleri onunla neredeyse gerçek bir evcil hayvanmışçasına bir ilişki kurmakta, canlandırılmış ama cansız bu tüketici ürününe sevgilerini ifade etmek istercesine onu yumuşak yumuşak okşamakta ve onunla sevgi dolu bir sesle konuşmaktadırlar.

8.11.6. 1990’ların sonundaki Tamagocchi çılgınlığı da insanların ilgi peşinde koşan küçük elektronik bir anahtarlığa aşık olabileceklerini göstermiştir.

8.11.7. … Neopet…

8.11.8. Eğer bir insan ekrandaki bir canavarı ya da küçük elektronik bir kutunun içine yerleştirilmiş dijital bir bebeği sevebiliyorsa bir parça kağıdı sevmek ve ona saygı duymak çok uzak bir düşünce mi?

8.11.9. Modernizm çevremizdeki pek çok nesnenin temiz, endüstriyel görünümüne kavuşmasına yol açmış bir tasarım hareketidir.

8.11.10. Öte yandan Japon tasarımlarının gizli bir yönü doğacı temasıdır. Bir bento kutusunun kusursuz bir şekilde verniklenmiş yüzeyleri iyi bir üretimden daha fazlasıdır:

8.11.10.1. BENTO Kutusu doğu kültüründe sefer tası

8.11.10.1.1. Ç.N. Japon mutfağında sıklıkla kullanılan, bir öğünlük yemeğin konulabileceği farklı bölmeleri olan ve ev ya da lokantada yapılan yemeği taşımak için kullanılan yemek tepsisi.

8.11.11. Nesnenin sadece onu hissedenlerce bilinen ve bir tür derin, gizli bir süs olan yaşam gücüne karşı doğal bir duygusal bağlılık olabilir.

8.11.12. Aichaku (ayi-çav-koo) kişinin bir el sanatları ürününe karşı hissedebileceği bağlılık duygusunu ifade eden Japonca bir kavramdır.

8.11.13. … sembiyotik…

8.12. DAHA FAZLA’NIN SANATI

8.12.1. Fondation Cartier

8.12.1.1. Çağdaş sanat müzesi

8.12.2. Ron Mueck

8.12.2.1. Heykeltraş

8.12.2.2. Ron Mueck

8.12.3. Ron Mueck’ın çalışmalarından oluşan bir gösterinin de açılışı vardır. Mueck’in heykellerinin tek tek saçları, parlayan gözleri, damarlarıyla boyanmış derileri yani her bir detayı mükemmeldir.

8.12.4. Belki de saf/gerçek sanatla saf/gerçek tasarım arasındaki ana farklılık da budur. Muhteşem bir sanat eseri sizi meraklandırırken muhteşem bir tasarım düşüncelerinizi netleştirir.

8.12.5. Paris’teki açılışımda Milan’ın eski bir arkadaşım üst düzey tabakadan kanser teşhisi konan güçlü birinden söz etti. Bu kişi aldığı haberin etkisiyle halen sersem haldeyken doktoru randevularının on dakikalık olduğu konusunda onu uyarmış. O hassas durumunda bile odayı terk etmesi gerekiyormuş ki doktoru sırada bekleyen diğer hastalara benzer haberleri iletebilsin.

8.12.6. Daha sonra bu cesur kadın mesajla duygu arasındaki bir bağ kurabilecek bir çözümle ortaya çıkar. Önünde yaşamak için beş ay varken onkoloji birimlerinin yakınlarına ölümle ilk kez karşı karşıya kalan insanların zihinlerini ve yüreklerini toparlayacakları, yoğun bir şekilde sanatla dolu, çok güzel bir şekilde tasarlanmış merkezler kurmak için bir vakıf kurar. Sanat – yaşamak için bir sebep – tasarımla – mesajın açık ve netliğiyle- harmanlanmıştır.

8.12.7. Netliğe ulaşmak zor değildir. Bu İtalyan kadının onkoloğu bunu kolayca öğrenmiş olabilir. Esas zorluk rahatlığa ulaşmaktır. Duygusal zeka günümüz liderlerinin önemli bir özelliği olarak kabul edilmekte ve duyguların ifade edilmesi de artık bir zayıflık olarak değil herkesin kolaylıkla bağlantı kurabileceği, istenen bir insani özellik olarak görülmektedir. Toplumumuzun, sistemlerimizin ve elişlerimizin önem, ilgi ve duyguya aktif bir şekilde dahil olmaları gerekmektedir – bunun işletme açısından değeri hemen görülmeyebilir. Ancak anlamlı bir yaşam sürmenin tatmini Duygu Getiricisidir. Belli bir miktarda ‘’daha fazla’’, daima ‘’daha az’’dan iyidir – daha fazla önem, daha fazla sevgi ve daha fazla anlamlı eylem. Daha fazlasını söylemem gerektiğini düşünmüyorum.

8.13. video

8.13.1. Basitlik Kanunları 7. Kanun Duygu / John Maeda

9. 8. Kanun GÜVEN

9.1. Basitliğe güveniyoruz.

9.2. Üzerinde etiketsiz tek bir düğme olan elektronik bir cihaz hayal edin. Düğmeye basmak elinizdeki işi tamamlamanızı sağlayacak. Mabel Teyze’ye bir mektup mu yazmak istiyorsunuz? Durmayın, düğmeye basın. Klik. Mektup gönderildi. Mektubun gittiğini ve tam olarak istediğiniz şeyi ifade ettiğini kesin olarak biliyorsunuz. Basitlik budur. Ve bu gerçeklikten uzak değiliz.

9.3. Bilgisayar Mabel Teyze’nin nerede yaşadığını bilirse ve sizi daha önce ona bir mektup yazarken izlemişse sizden ona oldukça benzer nazik bir e-posta gönderebilir. Sadece bir tuşa basın ve iş tamam

9.4. Basitliğe güveniyoruz.

9.5. Ancak etrafınızdaki cihazlara güvenme riskine girmek elde edilen basitliğe değer mi?

9.6. RAHATLA, ARKANA YASLAN

9.6.1. Bir yetişkin olarak yüzmeyi öğrenmek kolay değildir.

9.6.2. Alışılmışın dışında bir öğretmen olan yüzme öğretmenim bize nasıl yüzüleceğini öğretmedi. Bunun yerine dönemin çoğunu nasıl ‘’arkamıza yaslanıp’’ suya güveneceğimizi öğreterek geçirdi.

9.6.3. Bize ileri gitmemizi ve ayaklarımızla kollarımızı çırpmamızı söylediğinde gelişimimde etkili olan bir an yaşandı ve bir baktım ki yüzebiliyordum! Bundan önce de yüzebileceğimi fark ettim – sadece suya güvenmiyordum.

9.6.4. Bang & Olufsen

9.6.4.1. B&O sesin kalitesine değil arkaya yaslanmanın ve sadece bir şeylerden keyif almanın kalitesine odaklanıyor.

9.6.5. Gıda endüstrisini saran olumsuz iletişim gücü ne zaman bir lokanta menüsü ile karşılaşsam zihnimi Woody Allenvari bir skeç sahneye koymaya çağırıyor. Örneğin biftek ‘’deli dana hastalığı’’, tavuk ‘’kuş gribi’’, balık ‘’cıva zehirlenmesi’’ ve vejetaryen tabağı da ‘’genetiği değiştirilmiş sebzeler’’ olarak okunuyor. Ne seçeceğimi ve dahası seçimimi yaparken kime güveneceğimi de bilemiyorum.

9.6.6. Bu tür bir menü stresine alternatif omakase siparişi verebileceğiniz daha iyi suşi lokantaları da mevcuttur. Omakase kabaca ‘’kararı sana bırakıyorum’’ anlamına gelir. Ve burada sözü edilen kişi de suşi şefidir. İşlem basittir. Suşi şefi size bakar, genel yapınızın kabaca bir analizini yapar, bunu mevsime ve o günün havasına yansıtır; elindeki malzemeleri de dikkate alarak en uygun menüye dair genel bir fikir edinir; yemeği yavaş yavaş artan miktarlarda sunarak süreci başlatır; tepkinizi dikkatle inceler ve yemeği ona göre değiştirir.

9.6.6.1. Omakase / Tabildot :)

9.6.7. Omakase’nin verdiği memnuniyetin sırrı genellikle doğrudan maliyetle ilgili olmayıp şefin üzerinde çalıştığı zanaatındaki kendine güvenidir. Böylesine egoist bir kendine inancın kökeni Usta’nın ‘’erkeklik gururu’’nda ya da konjo’dadır –ki bu genellikle kendi hayatından daha önemli, ya da en azından Usta’nın gittiği bilimden daha önemlidir.

9.6.8. Omakase’nin Batı’daki karşılığı ‘’şefin menüsü’’dür.

9.6.9. Örneğin şefin menüsü daha az risk taşıyan bir yaklaşımdır zira sonunda yapılan herhangi bir hata yaptığı seçimlerden dolayı müşterinin hatasıdır; omakase yaklaşımı ise daha büyük bir risk taşır çünkü bütün sorumluluk Usta’nındır. Dahası şefin menüsü yaklaşımında aşçı mutfaktandır, sipariş verme işleminden uzaktadır…

9.6.10. Buna karşın omakase durumunda yemek yiyecek olan kişi suşi Ustası’ndan sadece birkaç adım ötede oturur ve dolayısıyla Usta’nın müşterinin damak zevkini kazanmak için verdiği savaşın yaşam ya da ölüm gibi bir özelliği olabilir.

9.6.11. Bir Usta olarak müşteriye sunabileceğiniz yegane şey sözleriniz ve itibarınız olduğunda kendini beğenmişlik bahisleri artıran yüksek riskli bir spordur. Gereğinden fazla kendine güven genellikle muhteşemliğin önündeki engeldir ve gerçek öncelik müşteriyi memnun etmek olduğunda kişisel egoya çok az yer vardır.

9.6.12. Bir suşi Usta’sı riski kabul etmez, korkusu yoktur. O müşterisinin güvenini kazanmıştır, eğer kazanmamışsa da fırsatı olduğunda kelimenin tam anlamıyla çıplak elleriyle o güveni kazanmak için mücadele edecektir. Basitlik güvenilen Usta’nın kahramanlığı yoluyla elde edilir çünkü onun suşisine güveniriz

9.7. SADECE GERİ AL

9.7.1. Yaptığınız bir alışverişin sonradan düzeltilebilir olduğunu bilmek alışveriş sürecini daha basit hale getirir çünkü verdiğiniz herhangi bir kararın nihai karar olmadığını bilirsiniz. Günümüz müşterileri gerçekten satın aldıkları şeyler için sorumlu tutulmak istemezler.

9.7.2. Müşteri güveninin sağlanmasının getirdiği kazanımlar iade edilen malların neden olduğu kayıplara ağır basar. Geri almanın gücü budur.

9.7.3. İnsanların geri almanın sihiri hakkında farklı görüşleri vardır. Bazıları bu özelliğin daha fazla risk almalarına olanak vererek insanların yaratıcı olmalarını sağladığını düşünür. Diğerleri ise tam tersine geri alma özelliğinin insanları daha az yaratıcı kıldığını zira düşünüp de fikir geliştirmek yerine tesadüf eseri yarattıklarını savunur.

9.7.4. Geriye almak ortalama Joe2da eksik olan optimizmin istenilen bir panzehiridir. Sonuç olarak hepimiz bir suşi Ustası olamayız.

9.7.5. Kendimizden daha büyük bir güze güvenmek bize bakan ebeveynlerimiz o esas basitlik deneyimini sağladığından beri içimizde köklenmiş bir gelenektir. Her bir gereksinim ve istek bir ebeveyn tarafından sağlanmıştır ve bunun karşılığında onlara sadece güvenimizi değil sevgimizi de veririz.

9.7.6. Usta ile olan güven ilişkisine karşın geri almanın gücü hiçbir şekilde sevgi/ilgi gösterme gerekliliğinin olmamasında köklenmiş bir basitlik duygusu ile sonuçlanır.

9.7.7. Ancak eğer mümkün olursa gerçek insanlarla ilişkilerinizde GERİ AL tuşunu uzaktan tutun.

9.8. BANA GÜVEN

9.8.1. Bir sistem sizin hakkınızda ne kadar çok şey biliyorsa sizin o kadar az düşünmeniz gerekir. Bunun tersi bir durumda siz bir sistem hakkında ne kadar çok şey biliyorsanız o kadar fazla kontrole gereksinim duyarsınız.

9.8.2. SİSTEM HAKKINDA NE KADAR ÇOK ŞEY BİLİYORSUNUZ? 🡨🡪 SİSTEM SİZİN HAKKINIZDA NE KADAR ÇOK ŞEY BİLİYOR?

9.9. Video

9.9.1. Basitlik Kanunları 8. Kanun Güven / John Maeda

10. Daha Fazla bilgi

10.1. John Maeda

10.2. John Maeda Youtube

10.2.1. https://www.youtube.com/results?search_query=John+Maeda

10.2.2. Sometimes Sunday Math Show | E1 8th Grade Math

10.3. Daha da özeti

10.3.1. 1 AZALT Basitliğe ulaşmanın en basit yolu dikkatli bir azaltmadır.

10.3.2. 2 DÜZENLE Düzenlemek, çok olanın az görünmesini sağlayan bir sistem yaratır.

10.3.3. 3 ZAMAN Zamanda yapılan tasarruflar basitlik gibi gelir.

10.3.4. 4 ÖĞREN Bilgi her şeyi daha basit kılar.

10.3.5. 5 FARKLILIKLAR Basitlik ve karmaşıklığın birbirlerine gereksinimi vardır.

10.3.6. 6 BAĞLAM Basitliğin periferisinde olan şeyler kesinlikle daha az önemli değildir.

10.3.7. 7 DUYGU Daha fazla duygu daha azından daha iyidir.

10.3.8. 8 GÜVEN Basitliğe güveniyoruz.

10.3.9. 9 BAŞARISIZLIK Bazı şeyler asla basitleştirilemez.

10.3.10. 10 BİR Basitlik bariz olanı çıkarmak ve anlamlı olanı eklemektir.

10.3.10.1. ÜÇ ANAHTAR

10.3.10.2. 1 UZAK Çok olan şeyleri basitçe uzaklaştırırsanız az görünürler.

10.3.10.3. 2 AÇIK Açıklık karmaşıklığı basitleştirir.

10.3.10.4. 3 GÜÇ Daha az kullan, daha fazla kazan.

11. 9. Kanun BAŞARISIZLIK

11.1. Bazı şeyler asla basitleştirilmez

11.2. Bazı şeyler asla basitleştirilemez. Basitliğin bazı durumlarda elde edilemeyeceğini bilmek ileride zamanınızı açıkça imkansız olan bir hedefin peşinde koşmaktansa daha yapıcı işler için kullanmanız için bir fırsattır. Öte yandan başarının çok masraflı ya da ulaşılması zor olduğu düşünüldüğünde bile basitliği aramaya başlamaktan da herhangi bir zarar gelmez.

11.3. Bir şeyi basitleştirmeye çalıştığınızda daima bir Kayıptan Kazanç (KK) durumu vardır:

11.4. Bir şeyi karmaşık ya da basit olarak değerlendirmek bir referans noktası gerektirir.

11.5. Karmaşıklık ve basitlik iki sembiyotik özelliktir. FARKLILIKLAR başlıklı Beşinci Kanun’da da belirtildiği gibi her ikisinin birbirine gereksinimi vardır.

11.6. Ve eğer elinizde sadece basitlik varsa, bir şeyin gerçekten basit olduğunu nasıl anlayacaksınız?

11.7. Düşüncelerimden bazılarının yanlış olduğunun düşünülmesi kaçınılmaz. Ancak ZAMAN başlıklı Üçüncü Kanun’da somutlaştırılmış olan sabırsızlık beni bu kitabı tüm çözümlenmemiş kusurlarına rağmen derhal basmaya zorluyor.

11.8. BASİTLİĞİN KUSURLARI 1: AKRONİMLERİN FAZLALIĞI

11.8.1. 1 AZALT Basitliğe ulaşmanın en basit yolu dikkatli bir azaltmadır.

11.8.2. 3 ZAMAN Zamandan yapılan tasarruflar basitlik gibi gelir.

11.8.3. 4 ÖĞREN Bilgi her şeyi daha basit kılar.

11.8.4. İlk Kanunu desteklemek üzere bir metodoloji geliştirirken SHE (SHRINK, HIDE, EMBODY – Azalt, Sakla, Şekillendir) ve HER (HIDE, EMBODY, REMOVE – Sakla, Şekillendir, Kaldır)

11.8.5. Sıfata karşı zamir ilk farklılıktı.

11.8.6. … İkinci Kanun’da SLIP’i ortaya koydum (SORT, LABEL, INTEGRATE, PRIORITIZE – Grupla, Etiketle, Birleştir, Öncelikleri Belirle), Üçünce Kanun için SHE’yi yeniden gündeme getirdim ve sizin bakmadığınızı düşündüğüm bir anda ayrıca BRAIN’i de Dördüncü Kanun olan ÖĞREN’in içine yerleştirdim. Akronimler karmaşık fikirleri basitleştirmenin harika bir yolu;

11.9. BASİTLİĞİN KUSURLARI 2: KÖTÜ GEŞTALTLER

11.9.1. 5 FARKLILIKLAR Basitlik ve karmaşıklığın birbirlerine gereksinimi vardır.

11.9.2. 6 BAĞLAM Basitliğin periferisinde olan şeyler kesinlikle daha az önemli değildir.

11.9.3. 7 DUYGU Daha fazla duygu daha azından daha iyidir.

11.9.4. 8 GÜVEN Basitliğe güveniyoruz.

11.9.5. FARKLILIKLAR hakkında Beşinci Kanun basit ile karmaşık arasında insan içgüdüsüyle elde edilen bir ahenk olduğunu ifade etmektedir.

11.9.6. … Altıncı Kanun doğrudan ihmale giden bir yoldan söz etmemekte; aksine ön plandaki iş ile arka plandaki bağlamı birbirine bağlayan görünmez yarığa odaklanmayı savunmaktadır.

11.9.7. Böylece DUYGU başlıklı Yedinci Kanun saf ve basit deneyimlerin steril ve duygudan yoksun olduğu şeklinde yanlış yorumlanabilir.

11.9.8. Bazen netliği tercih edersiniz, bazense kaosu. Bu Yedinci Kanun fikrinizi değiştirme hakkınızı saklı tutmaktadır.

11.10. SONUNCU KUSUR: ÇOK FAZLA KANUN

11.10.1. 9 BAŞARISIZLIK Bazı şeyler asla basitleştirilemez.

11.11. Video

11.11.1. Basitlik Kanunları 9. Kanun Başarısızlık / John Maeda

12. 10. Kanun BİR

12.1. Basitlik bariz olanı çıkarmak ve anlamlı olanı eklemektir.

12.2. Elissalde oyuncularını ‘’bir kadeh şampanyanın köpükleri gibi olmaları’’, yani beklenmedik ve şık bir akışkanlıkla yukarıya doğru yüzmeleri yönünde zorladı. Japon takımı akla karşı sezgilerine dayanarak hareket etmeyi öğrenmek zorundaydı.

12.2.1. Jean-Pierre Elissalde

12.3. Basitlik umutsuz derecede kurnazdır…

12.4. Basitlik bariz olanı çıkarmak ve anlamlı olanı eklemektir.

12.5. On kanun var (10: bir, sıfır), olmayanı çıkarın (0: sıfır) ve elinizde bir kalır (10: bir). Şüphede kaldığınızda Onuncu Kanun’a dönün: BİR. İşiniz kolaylaşacaktır.

12.6. 3 Anahtar

12.6.1. 1.Anahtar UZAK

12.6.1.1. Çok olan şeyleri basitçe uzaklaştırırsanız az görünürler.

12.6.1.2. Çok olan şeyleri basitçe uzaklaştırırsanız az görünürler. Öyleyse bir deneyim, sonucu yerinde tutarak ve esas işi UZAK bir yere taşıyarak basitleştirilir.

12.6.1.3. Yazılımı bulunduğunuz yerde kullanmak için bilgisayarın beygirgücüne sahip olmak ya da bunu idare etmek zorunda olmamanın rahatlığını unutmayın. Şimdiden hesap çizelgelerini tutmak, projeleri yönetmek ve müşteri ilişkilerini idare etmek için popüler Salesforforce.com gibi işletme odaklı yazılım sistemleri web’de mevcut olan hizmetler. Bu sistemler uzakta yer aldıkları için basit gelmekle kalmıyorlar.

12.6.1.4. UZAK’ın etkinliğinin temel unsurlarından bir tanesi dışarıda yapılan bir iş söz konusu olduğunda güvenilir bir iletişimin nasıl kurulacağı.

12.6.1.5. 21. Yüzyılda bile uzun mesafeli bir ilişkinin nasıl sürdürülebileceği sorusunun halen gündemde olduğunu düşünmek rahatlatıcı.

12.6.2. 2. Anahtar AÇIK

12.6.2.1. Açıklık karmaşıklığı basitleştirir.

12.6.2.2. … gerçek anlamda AÇIK olmak riskli bir iştir. İnsanlar durmadan ‘’Seni Seviyorum’’ gibi basit sözcüklerle kendilerini ortaya koyduklarında duygusal bir acı yaşamayı göze alırlar.

12.6.2.3. Yanıt olumlu olduğunda, melekler şarkı söyler ve periler gökyüzünde dans ederler; yanıt olumsuz olduğunda ise melekler ve periler bir daha asla dönmemek üzere kenti terk etmişlerdir. İş dünyasının jargonuyla konuşacak olursak birine aşkınızı itiraf etmek yüksek risk ve büyük mükafat taşıyan bir fırsattır. Şimdilik 15 yıldan fazla zamandır sürmüş olan mutlu bir ilişkiye sahip bir insan olarak o riske girdiğime memnunum.

12.6.2.4. Şirketler aşklarını bu şekilde itiraf etmeye eğilimli değillerdir; ancak işletmeler üzerinde daha AÇIK ürünler üretmeleri yönünde giderek artan bir baskı var.

12.6.2.5. Bu bilgileri kim kötüye kullanabilir? Ya rakiplerimiz şirket sırlarımızı bir şekilde kullanırsa? Bir tüketici neden kendisinin kolaylıkla yapabileceği bir şeyi satın alsın? Korunması gereken temel değer olarak algılanan bir şeyin (örneğin bilgi birikiminin ya da ‘’fikri mülkiyeti’’in) dışarıya verilmesi, başarılı bir ürünü gerçekleştirmek için harcanan büyük çabalar ve yatırımlar göz önüne alındığında pek anlamlı değildir.

12.6.2.6. Linux inanılmaz derecede karmaşık bir bilgisayar programı. Ortalama bir bilgisayar kullanıcısı koda erişebiliyor bile olsa tek bir hatayı dahi düzeltmez. Bunu ancak bir uzman yapabilir. Buna karşın internette güvenlik kusurları gibi ortak sorunlara istediğiniz zaman cevap verebilecek binlerce Linux uzmanı bulunmaktadır. Bu uzmanlar büyük ihtimalle siz gerçek bir Microsoft çalışanına telefonla ulaşana kadar çoktan eyleme geçmiş olacaklardır. Açıklık karmaşıklığı basitleştirir. Açık bir sistem söz konusu olduğunda çok olanın gücü azın gücüne üstün gelebilir.

12.6.2.7. Kaynak kodlarını açıklamak istemeyen işletmeler açısından daha akla uygun ikinci bir açık kaynak modeli ise bir Uygulama Programlama Arayüzü (Application Programming Interface-API)

12.6.2.8. Amazon.com, Amazon.com API yoluyla gerçek kaynak kod yerine, yürürlükte olan bileşenlerine açık erişimi sağlayarak bu yaklaşımın ilk öncülerinden biri olmuştur.

12.6.2.9. Bu yaklaşımın başka bir örneği ise diğer programcıların bir güzergah planlayıcısı ya da emlak haritası gibi yeni uygulamalar yaratmalarına izin veren Google Maps API’sıdır.

12.6.2.10. Bu işlevselliğin genellikle ücretsiz olarak genel kullanıma açıldığına dikkat edin.

12.6.2.11. Eğer ‘’vermek, almaktan daha iyidir’’ ifadesi size doğru geliyorsa o zaman açık bir sistemin getireceği kazanımlar da sizin için aşikar olacaktır.

12.6.2.12. ğer pusulanız geleneksel kapitalizm ise ve ‘’bana güven’’, ‘’cehenneme git’’ anlamına geliyorsa o zaman muhtemelen daha kapalı bir yaklaşımı tercih edeceksinizdir. Buna karşın ‘’bedava’’ bir açık yaklaşımın ‘’ücret karşılığı’’ bir yaklaşıma evrileceği yönünde işaretler var. Örneğin popüler 37signals’ın ‘’Ruby on Rails’’ web çerçevesi tamamen ücretsiz olmakla birlikte bununla ilişkili paralı hizmetler de aynı zamanda satışta. AÇIKlıkla ilgili dava kesinlikle hala açık.

12.6.3. 3. Anahtar GÜÇ

12.6.3.1. Daha az kullan, daha fazla kazan.

12.6.3.2. … her tür güç bir yerden gelir ve kendine göre bir enerji kullanır – pillerin üretilmesi gerekir, keza güneş panellerinin de, petrolün çok uzak mesafelerden taşınması gerekir. İnsanlığın önündeki öngörülebilir. Yegane çözüm toplu olarak daha az enerji kullanmak ve kullanılan enerjiyi de daha akıllıca kullanmaktır. Daha az kullan, daha fazla kazan.

12.6.3.3. Ben kendi ‘’sürdürülebilir bilgisayar kullanımı’mı uyguluyorum.

12.6.3.4. … yolculuklarda güç kablosunu taşımayarak dizüstü bilgisayarımı ne kadar uzun süreyle kullanabileceğime bakıyorum. Tasarım alanında, ne kadar çok kısıtlama varsa o kadar iyi çözümlerin ortaya çıkartılacağına dair bir inanış vardır.

12.6.3.5. Aciliyet ve yaratıcı ruh el ele gider ve olumlu bir kazanım olarak yenilikçilik istenen bir faydadır.

12.6.3.6. Üç anahtar olan UZAK, AÇIK, ve GÜÇ basitliğin geleceği için önemli teknolojik belirleyicilerdir.

12.7. YAŞAM

12.7.1. Illich’in çalışmalarından aldığım ders, teknolojinin bir şeyleri heyecan verici şekilde mümkün kılarken aynı zamanda can sıkıcı bir şekilde insanları engellediği oldu.

12.7.1.1. Ivan Illich

12.7.2. Bilgisayarım, projeksiyon makinesi ile anlaşamadığında yüzlerce dinleyicinin karşısında stres içerisinde ayakta bekledim; sonrasında ise görüşlerimi PowerPoint olmaksızın çok daha iyi sunduğumu hatırlıyorum. Geriye dönüp baktığımızda teknolojinin engelleyici etkisine gülebiliriz.

12.7.3. Barınakta çalışırken her bir hastanın başucunda bu dünyada sahip olduklarını koyabilecekleri birer raf olduğunu fark ettiğini anlatmıştı.

12.7.4. ‘’Sahip olduklarınız bu kadar azken yaşamınızın sonunda hala sahip olabilmeyi başarabileceğiniz birkaç değerli şey nedir?’’ Bir yüzük, bir fotoğraf ya da başka küçük bir yadigar…

12.7.5. Marc keskin bir şekilde en sonunda önemli olan tek şeyin anılar olduğuna inanıyordu.

12.7.6. Eğer yaşamınız tek bir rafa indirgenmiş olsaydı, hangi anılarınızı o kutsal yere koyardınız?

12.8. Video

12.8.1. Basitlik Kanunları 10. Kanun Bir (1) / John Maeda