Tasarım Kuramları 5

Tasarım Kuramları Ders Notları Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi İçmimarlık Bölümü

马上开始. 它是免费的哦
注册 使用您的电邮地址
Tasarım Kuramları 5 作者: Mind Map: Tasarım Kuramları 5

1. Werkbund

1.1. Werkbund yada Alman Sanatlar ve Zanaatlar Derneği, 1906 yılında Dresden’de açılan sergi nedeniyle oluştu. Amacı geleneksel üretimi yaşatmak ve seri üretimin yozluğuna karşı çıkmaktı. Herman Muthesius (1861- 1927), bu konuda yoğun çaba gösterenlerden biriydi. Muthesius’a göre; ulusun kültür bütünlüğü olmazsa mimari kültürü de olamaz. Disiplin ve düzen eksikliği ve biçime saygısızlık kültürsüzlük sorunudur. Mimari duyarlılığın diriltilmesi, entelektüel anlayışın yeniden canlandırılması önemli bir görevdir.

2. CIAM

2.1. 1928’de İsviçre’de kuruldu. Liberal ve reformist bir kuruluştu Fransa’da biçimsellik, Almanya’da işlevselcilik kuramlarının yayılmasına neden oldu. Marksist görüşü benimseyen kurucuların arasında Walter Gropius, Le Corbusier, Sigfried Giedion gibi ünlü kişiler olan bu kurum, otuz yılı aşkın bir süre fikir üretti. Onlara göre mimarlık, geçmişin formüllerini korumayı amaç edinen kurumların yararsız saplantılarından kurtarılmalıdır. Genel ekonomik sistemle mimarlık arasında sıkı bir bağ vardır. Endüstriyel teknolojinin güncel gerçekleri göz ardı edilmez.

3. Bauhaus

3.1. Alman Sanat Okulu Bauhaus 1919- 1933 yılları arasında Walter Gropius’un başa getirilmesi ile gelişir. Okul Weimar’dan Dessau’ya taşınır. Walter Gropius (1883- 1969) tüm güzel sanatları aynı çatı altında bir bütün olarak toplamaya çalışmış işlevselliği desteklemişti. Bauhaus adı 1919 yılında onaylandı ve ilkeleri bir broşür halinde yayınlandı. Kapak resmi bir ağaç baskısıdır ve Lyonel Feininger tarafından yapılmıştır. Bu baskı okulun ilkelerinin sembolü olmuştur.

3.2. Bauhaus öğretimi, tüm uygulamalı ve bilimsel alanları içerir. Zanaat, çizim, resim ve kuram iç içe yürütülürdü. Yeni bir anlayış, yeni bir kuramsallık bu okulda gelişti. Hocalarının arasında Paul Klee (1879- 1940), Wassily Kandisnky (1866- 1944) gibi ressamlar; Marcel Breuer (1902- 1919), Ludwig Mies van der Rohe (1886- 1938), Henri van de Velde (1863- 1957) gibi mimarlar öğretmenlik yaptı.

3.3. Bauhaus sergiler düzenledi ve manifestolar yayınladı. Bu etkinlikler geleceğin tasarımına etkileyecek güçteydi. Değerlerin alt üst olması, savaş felaketlerinden sonra gelen devirler için normal bir olgunlaşma sürecidir. Sınırların zorlanması da bu nedenle olur. Bauhaus duygu yüklü, patlamak üzere olan bir sanatın doğuşu sırasında bir araya gelen insanların bilinçlerini aynı yöne kanalize etmesi ile gelişti ve çalışmalarını 1933 yılına dek sürdürdü.

3.4. Prensipleri arasında, aşağıdaki ilkeleri de geçerliydi: *Tasarım problem çözmektir, objeleri biçimlendirmek değildir. (Sandalyenin oturma eylemini çözmek gibi.) *Her şeye sıfırdan başlamak gerekir. *Geçmiş unutulmalı ve tasarım için yeni sonuçlar aranmalıdır. *Tasarım, estetik, kültür vb. etkenlere bağlı kalmamalıdır. *Süsleme amacı çarpıtır. *Tasarımcıların tümü el yaratıcılığına dönmelidir. *Yaparken öğrenmek öğrenimin temelidir.* Makine sanatçının yardımcısıdır ve disiplin altında tutulmalıdır.* Makinenin sanatçıyı esir almaması gerekir. *Seri üretim de denetlenmelidir. *Biçimler ve renkler insanın yaratıcılığının ve iç dünyasının anahtarlarıdır. *Tasarımın tüm bileşenleri uyum sağlamalıdır. *Burjuvazi için değil halk için tasarım yapılmalıdır.

3.5. Bauhaus, telefon, buzdolabı, elektrik süpürgesi vb. yeni buluşların tasarımı ile ilgilendiği gibi araba tasarımı, trenlerin tasarımı vb. gibi şeylerle de uğraşmayı ilke edinmişti. İlk endüstri ürünleri tasarımı bu okulda başladı. Okulların ve diğer kurumların yanı sıra bazı dergilerinde kuramsal açıdan öncülük ettikleri de bir gerçektir. Bunların arasında G- Gestaltung dergisi (ilk sayısı 1923’de Berlin’de yayınlandı) yeni kavramları desteklemesi ile tanınırdı. Güç ve malzeme arasındaki ilişkiyi tartışırken çağdaş yaratıcı kişiyi de tanımlar ve temel düzenin yasalara bağlanması gerekliliğini savunurlardı. El Lissitzky (1890- 1941) Moskova’dan bu kuramcıları desteklemiştir.

3.6. BAUHAUS

4. Sanat Okulları ve Kuramsal Çalışmaları

4.1. 18.yy ortalarına dek sanat, özel yada akademik olarak stüdyolarda çizim, resim, heykel öğretisi biçiminde sanatçılar tarafından öğretildi.

4.2. Hevesli olan her insan seramik yapımından donatı yapımına, her türlü süslemeden mimariye kadar çeşitli sanatlarla uğraşabiliyordu.

4.3. Öğretim usta- çırak ilişkisine dayanıyordu. Eğitimin kurumlara, daha sonra da okullara bırakılması ve etkinliğini duyurması 19.yy’da güçlenir.

4.4. 1790 yılında Fransa’da Ecole Polytecnique’ler kurulur.

4.5. Daha sonra da Paris’te Ecole des Beaux-Arts adı Avrupa’nın diğer ülkelerinde ve Amerika’da bu okullardan yetişen sanatçı ve tasarımcıların yapıtları ün kazanır.

4.6. Kuramsal açıdan yeni düşünce biçimler gelişir. Almanya’da Bauhaus ve İskoçya’da Glasgow sanat okulu vb., okullar açılırken, Werkbund, CIAM (Congres International d’Architecture Modern) vb., kurumlarda seslerini duyururlar.

4.7. Sanat ve mimari okulların açılışı, teknolojinin ilerlemesi, kuramsal fikirlerin tartışılması, ekonominin artan nüfusa olumlu etkisi Amerika’da mimari devrim diyebileceğimiz bir atılımı ortaya çıkartır (1880- 1890).

4.8. Siemens’in elektrikli asansörü bulması ve betonarme tekniğinin gelişmesi ile de gökdelenler yapılmaya başlar.

4.9. Özellikle de 1871, Chicago yangınından sonra, Burnham ve Root, Holabird ve Roche, Adler ve Sullivan gibi firma adları duyulur.

4.10. Fransa’da ise Auguste Perret ve Tony Garnier ve Auguste Choisy gibi hocalar kuramsal gelişmelere neden olurken, Walter Gropius gibi eğitmen ve pratisyenler Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde saygınlık kazandılar ve mimar yıldızların yada kahramanların ünlenmesine neden oldu.

4.11. Bütün bu gelişmeler “Birinci Makine Estetiği” denen bir dönemin kapsamı içine girdi. Ne var ki, tüm bu gelişmeler daha önce de sözünü ettiğimiz gibi birbirini izleyen olaylar biçiminde olmadı.

5. Beaux Art Ekolü

5.1. Fransa’da XIV. Louis zamanında akademisyen ve tarihçi Durand (1760- 1834) L’Ecole de Polytechnique’e atandı.

5.2. Onun bu kurumdaki çalışmaları, eğitime katkısı ve 1802 de başlayan iki bölümlük mimaride mantıksal yada rasyonalist kuramsalcılığın yayılmasına neden oldu ve işlevselcilik üzerinde tartışmalar yoğunlaştı.

5.3. Durand’ta göre; -Tasarım açık ve uygulanabilen prensiplere dayandırılmalıdır. -Estetik, ayağı yere basmayan bir fantezidir. -Yapısal elemanlar (duvarlar, kolonlar, kemerler, tonozlar, vb.) tasarımın tek düşünülmesi gereken unsurlarıdır. -İşlevsellik güzelliktir; çünkü uygunluğu ve rahatlığı beraberinde getirir. - Faydalı olan güzeldir. -Simetri işlevin sonucu, mantıksal ve yapısal zorunluluktur. -Her yeni akım bir eklektisizm’den başka bir şey olamaz. Kuram modül ve simetridir.

5.4. Durand’ın Rasyonalizmi tarihsel bir klasizmi vurgular. Okulun öğrencileri geçmişle o denli iç içedirler ki, gelecekle yeteri derecede ilgilenemezler.

5.5. Durand’ın tüm katı tarihsel klasizm anlayışına karşın, aynı yıllarda Violet- le Duc gibi fantastik düşsel yapılar tasarlayan mimarlarda yok değildi. 1784 yılında E. L. Boullée tarafından düşünülen Newton anıtı (Cenotapy), görsel açıdan o devirde megalomanyak bir şeymiş gibi görünmesine karşın, günümüzün abstre ve metafiziksel düşünce biçiminin ilk örnekleri olarak bakılabilir.

5.6. Beaux- Art ekolüne saygı duyarak yetişen ve yaratıcılıkları sadece kağıt üzerinde kalmış başka kuramcılar da vardır. Ayrıca kitapları ile manniyerist anlayışı savunan Auguste Choisy gibi tarihçiler de, yeni akımların yaratılışında öncülük yapmışlardır (1841- 1909). Auguste Choisy’nın yaşadığı yıllarda yaşayan Julie Guadet (1834- 1908) klasik mimari üzerinde araştırmalar yapmış, o yönde dersler vermiş bir profesördür.

5.7. Aslında Mühendis olan Guadet ‘ın pek çok ödülü vardır. Gerek Choisy gerek Guadet Rasyonalist kuramcı olarak tanınırlar. İkisi de Beaux- Art ekolünün kuruluşunda öncülük yapmışlardı. Yetiştirdikleri öğrenciler, zaman zaman onları eleştirseler de, ekolün prensiplerine saygılı davranarak seslerini duyurmuşlardır.

5.8. Auguste Perret (1874- 1954) ve Tony Garnier (1869- 1948) adları günümüze dek ulaşan ve kuramsal olduğu kadar pratik çalışmalarıyla ün yapmış iki sanatçıdır. Garnier, Ecole des Beau- Art’ı 1895 de bırakmış ve çalışmalarını “Cite İndustrielle’nin tasarımı üzerinde yoğunlaştırmıştı.

5.9. Bu çalışmalar 1917 yılında basıldı ve gerek yapısal açıdan gerekse tasarım açısından o kadar ileri görüşler sunmuştu ki, o devirde uygulamaya gidilemedi. Zaten proje belli bir mekan için tasarlanmamıştı. Bu bir hayali şehirdi ve modern mimarinin öncülüğünü yapıyordu. Betonarmeyi çıplak olarak kullanırken, gerçek güzeldir, (Truth alone is beatiful) sloganını prensip edinmişti.

5.10. Auguste Perret pratisyendi. Rasyonalist olmasına karşın standart elemanların üzerinde yoğunlaşmıştı. O da betonarmenin estetik olabileceğini kanıtlamaya çalışmıştı.

5.11. İki tasarımcı da savundukları fikirler ve yapıtları ile “Birinci Makine Estetiği” döneminin önde gelen kişilerindendiler, ve Beaux- Art ekolünün yetiştirdiği kuramcılardır.

5.12. 19. yy endüstrisi pek çok malzemenin tanımasına ve pek çok yeni yapım metotlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu arada Pugin ve Viollet- le Duc gibi kuramcıların teorileri ve hayal güçleriyle pragmatik biçimler denemiştir. Sözü edilen tüm kişilerin eğitime katkıları geleceğin tasarımını ve kuramlarını etkilemiştir.

5.13. Paris 1853- 1870 yıllarında yeni bir şehirleşme sürecine girdi. Bunu Dresden, Viyana, Brüksel, Roma, Londra gibi Avrupa’nın diğer büyük şehirleri izledi. Taşımacılık gelişirken artan nüfusun gereksinmelerini karşılayan büyük parklar oluştu. Beaux Art kuramsalcılığı modern şehirleşmeyi etkiledi.

5.14. Bilindiği gibi, ilk rasyonalist fikirler, hümanist açıdan bakılarak ortaya çıkmıştı (Bkz. Romantizm). Oysa düşünürler, gerçek Rasyonalizm’i Beaux Art okulunda öğretilen biçimi ile kabul ederler. O devrin eleştirmenleri ise, Beaux Art ekolünü, yapıda sanatı ihmal ettiği gerekçesiyle eleştirirler.

5.15. Beaux Art