TASARIM KURAMLARI (20.yy) 7

马上开始. 它是免费的哦
注册 使用您的电邮地址
TASARIM KURAMLARI (20.yy) 7 作者: Mind Map: TASARIM KURAMLARI (20.yy)  7

1. Ekspresyonizm 1917- 1927 (Hollanda)

1.1. Gerek edebiyat, gerek müzik, gerek mimaride (özellikle Orta Avrupa ülkelerinde) 20.yy sanatından söz edilirken “Ekspresyonizm” terimi sıkça kullanılırdı.

1.2. Bu akım ilk kez Almanya’da Rouault, (Bridge), Kandisky, Klee (Blue Rider) gibi ressamlar tarafından tanıtılmıştı. Kuramsallıklar ve programlarla ilgilenmezlerdi.

1.3. Ne var ki, Bauhaus bir süre bu akımın adını duyurmuştu. Mimaride bu akımdan pre- ekspresyonistler (Antoni Gaudi 1852- 1926, William Burges 1827- 1881, Victor Horta 1861- 1847) ve Ekspresyonistler (H.P. Berlage 1856- 1934, Max Berg 1870- 1947, Erich Mendelson 1887- 1969,Walter Gropius 1883- 1969, Mies van der Rohe 1886- 1969) ve Post Ekspresyonistler (Le Corbusier 1887- 1965) olarak bahsedilir.

1.4. Amsterdam okuluna bağlı sanatçılarla birlikte olan Erich Mendelson, Hollanda’da yazılar yazdığı için, bu ülkenin adı altında anılır.

1.5. Ekspresyonizm genelde Hollanda içeriklidir.

1.6. Özellikle de mannierist yada bireyci sanatçıların kendilerine özgü yapıtlarıyla tanınır.

1.7. Ekspresyonist mimariyi tanımlarken: irrasyonel, duygusal, sadece akılla anlaşılmayan ama estetik algı ile kavranabilen, gerçek dışı değerlere sahip, tinsel özü biçimde dışlayan, dinamik bir yapıt terimlerini kullanmak gerekir.

1.8. Çevre ile kontrast yaratan bu yapıtlar birer anıt yapıt gibi günümüze dek ulaşmışlardır.

1.9. Tıpkı düşünür Nietzche’nin felsefesindeki insanın tanrının yerini alması gibi bir anlayış izlerler.

1.10. (Le Corbusier- Ronchamp kilisesi, Frank Lloyd Wright- Guggenheim Müzesi, John Utzon- Sidney Opera Binası, Eero Saarinen- New York TWA Terminal binası, Avlar Aalto- Bolonya Kilisesi vb.)

1.11. Erich Mendelson, 1919 yılında Amsterdam, Wendingen adlı dergiye yazdığı yazıda “İşlevsel Dinamizm” üzerinde tartışır.

1.12. Madde ve Enerji aynı temel öğenin farklı halleridir ve bu bizi çok yönlü olmaya götürür der.

1.13. Yeni bir ritim ve yeni bir devinimden söz ederken; telaşa düşünmeyle, abartmaya sadelikle, belirsizliğe kesin yasalarla karşı çıkmayı önerir.

1.14. Gerçek varsayımlardan sanatı, kütle ve ışıktan elle tutulamaz mekanı, biçimlendirmek gerekir der.

1.15. Sanatçının ilk devirleri Ekspresyonizm akımını benimseyen türde eserlerle tanınır.

1.16. Özellikle de Potsdam’da Einstein’nın görecelik (izafiyet) teorisinin araştırılması için yapılan “Kule” binası ile tanınır. Amaç, fonksiyon artı dinamizmdir.

1.17. Bu yapı, aynı zamanda bir heykeldir.

1.18. Bina, bir kütleden oyularak, yontularak yaratılmış gibi algılanır.

1.19. Yapı, içindeki yeniliği ve gizemi anlatan canlı bir yaratık gibidir.

1.20. Ekspresyonizm anlayışı, Amerika’da abstract bir biçime dönüşürken Avrupa’da Uluslar arası (International) Mimarlık olarak yön değiştirir. Bunun sonucu olarak da Uluslar Arası Mimarlar yetişir.

1.21. Potsdam Einstein Tower

2. De Stijl- Neo Plastisizm 1917- 1927 (Hollanda)

2.1. 1914- 1918 savaşı sırasında tarafsız kalan Hollanda sanat etkinliklerini hızlandırdı.

2.2. Piet Mondrian, Van der Leck gibi ressamlar, Theo van Doesburg (1883- 1931), Gerrit Rietveld (1888- 1964), Peter Oud (1890- 1963) gibi mimarlar, bazı heykeltıraşlar ve edebiyatçılar birleşerek soyut anlayışlarını “De Stijl” dergisinde yayınladılar.

2.3. Amaçları, tüm sanatların duygusal olmayan, açık ve seçik bir organik yapıyla birleşmelerini sağlamaktı.

2.4. Evrensel ve bireysel ilişkiler eşitlenmeliydi.

2.5. Gelenekler yıkılmalı, çağın yeni bilinç anlayışı gün ışığına çıkarılmalıydı.

2.6. Mekan ve zaman birliği ve renk anlatımın temel öğeleri olmalıydılar.

2.7. Dört boyutlu düşünebilmek bir ön koşuldur.

2.8. Yeni plastisizm süslemeye karşıdır ama renk onun organik anlatım yoludur.

2.9. Öz olarak; belirlilik, dürüstlük, basitlik, işlevsellik, ortaklık, objektiflik, yasallık, yapısallık gerçek tasarımın ilkeleridir.

2.10. De Stijl 1919- 1933 yılları arasında Bauhaus’ta benimsenmiş, giderek Le Corbusier’in anlayışında Pürizm’e ulaşmıştır. Bu kuram Amerika’lı mimar Frank Llyod Wright (1869- 1956) tarafından “kutunun parçalanması” biçiminde yorumlanmıştır.

2.11. Theo Van Doesburg, “tümden gelim” yaklaşımını kabul etmez. (Platon kökenli, geometrik kalıplara dayanan estetik anlayışı).

2.12. Ona göre, içten dışa doğru gelişen mantıksal bir yöntem aranmalıdır.

2.13. Düşünür ve yazar Kant’ın hür olan ve hür olmayan sanatlar ayrımı, bu yöntemle kendini bulabilecektir.

2.14. Hür olan güzel sanatlar, hür olmayan el sanatlarla “tümevarım” dengelenebilir.

2.15. Ancak, tümevarım bir biçim bulmayı amaçlarken estetik değerleri de ihmal etmemelidir.

2.16. De Stil ritim ve kinetik ritim üzerinde dururken, simetriyi de reddeder ve denge unsurunu vurgular.

2.17. Statik denge ve simetrinin yerini, simetrisizlik ve dinamik denge alır.

2.18. De Stijl, Rasyonalist- geometri yerine irrasyonel geometriyi kabul eder. Bu adeta, kütlenin merkezden dışa fırlatılmasını anımsatmaktadır.

2.19. Gerrit Rietveld, kendisine Mondrian resimlerin örnek almıştır.

2.20. Sarı, mavi, kırmızı; siyah ve beyazla kompoze edilir.

2.21. Yapılarının cephelerinde olduğu kadar donatılarda da bu renkleri doyasıya kullanır.

2.22. Böylece iç ve dış dengelenmeye bırakılır.

2.23. Gerrit Rietveld